Şehirden Köye Taşınma Serüveni: 500 m² ile Yeni Başlangıç

Şehirden Köye Taşınma Serüveni: 500 m² ile Yeni Başlangıç

Şehirden Köye Taşınma Serüveni: 500 m² ile Yeni Başlangıç

Bir ailenin şehir hayatını bırakıp doğayla iç içe, 500 metrekarelik bir arsada kurduğu yeni yaşam hikayesi.

“Artık yeter,” dedim kendi kendime.
Her sabah aynı trafik, aynı stres, aynı gürültü…
Beton binaların arasında nefes alamaz hale gelmiştim.
Hayalini kurduğum o sessiz, yeşil hayat hep ertelediğim bir şeydi.
Derken bir gün internette gezerken gördüğüm bir ilan hayatımı değiştirdi:
‘Köy merkezine yakın, 500 metrekare müstakil arsa.’

Hayal Kurmak Kolay, Karar Vermek Zor

O ilanı gördüğüm an içimden bir ses “Bu senin şansın” dedi.
Ama şehirde düzen kurmuş birinin köye taşınma kararı o kadar kolay değil.
Eşim başta çok tereddüt etti: “Altyapı var mı? Okul, market, hastane nasıl olacak?” diye sordu.
Yine de birlikte gidip arsayı görmek istedik.
O gün köye vardığımızda bizi bir sessizlik karşıladı — kuş sesleri, rüzgarın sesi ve uzaklardan gelen traktör uğultusu…
O an karar verdik.

500 Metrekarelik Yeni Dünya

Arsamız aslında küçüktü ama bize büyük hayaller kurdurdu.
İlk iş, küçük bir ev yaptırmak oldu.
Betonarme değil, doğayla uyumlu bir yapıya karar verdik.
70 metrekarelik ahşap bir ev yaptırdık, geri kalan alanı da bahçe için ayırdık.
Her metrekaresi planlıydı: sebze yatağı, küçük bir sera, tavuk kümesi ve bir zeytin ağacı köşesi.
İlkbaharda ektiğimiz domates fideleri, sonbaharda soframızda yerini aldı.
İşte o zaman anladım: 500 metrekare bile bir hayatı değiştirmeye yeter.

İlk Kış: Gerçeklerle Yüzleşmek

Köyde ilk kışımızda bazı zorluklar yaşadık.
Elektrik birkaç kez kesildi, soba yakmayı tam öğrenememiştik.
Çamurlu yollar, donan su deposu, ısınmayan sabahlar…
Ama tüm bunlara rağmen sabah kahvaltısında soba üstünde pişen çayın kokusu,
şehirdeki tüm kahve zincirlerinden daha huzur vericiydi.
Zorluklar bir süre sonra rutine dönüştü, doğa kendi disiplinini öğretti bize.

Köy Komşuluğu ve Paylaşmanın Güzelliği

İlk taşındığımızda köylüler bizi biraz mesafeyle karşıladı.
“Yine mi şehirden gelenler?” der gibi bakıyorlardı.
Ama zamanla o bakışlar yerini gülümsemelere bıraktı.
Komşumuz Ayşe teyze, ilk kış akşamında kapımıza taze ekmekle geldi.
Biz de bahçemizde yetişen ilk domatesleri onlarla paylaştık.
Artık her sabah biri elinde yumurta, diğeri peynirle uğruyor kapımıza.
Köyde paylaşmak, en güzel alışkanlık.

Köyde Yaşam: Beklentiler ve Gerçekler

Köye taşınmadan önce her şeyin kolay olacağını sanıyorduk.
Ama öğrendik ki köyde yaşamak sabır, beceri ve planlama gerektiriyor.

  • Marketler ve kargo servisleri şehre göre çok daha kısıtlı,
  • Altyapı hizmetleri her zaman düzenli değil,
  • Her işi kendin yapmak zorundasın: çim biçmek, budamak, tamir etmek…

Ama karşılığında kazandığın huzur, temiz hava ve özgürlük paha biçilemez.

Yeni Hayat, Yeni Benlik

Artık sabahları alarma değil, horoz sesine uyanıyoruz.
Akşamları televizyon karşısında değil, bahçede yıldızları izliyoruz.
Şehirdeyken hafta sonlarını kaçamak gibi yaşardık;
şimdi her günümüz doğanın içinde geçiyor.
Kızım toprakla oynamayı, eşim ekmek yapmayı, ben de domates toplamayı öğrendim.
500 m²’lik bir arsa, bizi sadece köye değil, kendimize de yaklaştırdı.

Bu yazı, şehirden doğaya dönüş hayali kuranlara ilham vermek amacıyla
gerçek bir deneyimden esinlenilerek hazırlanmıştır.

Shares: